SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1009 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

56 - (1009) وحدثنا محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق بن همام. حدثنا معمر عن همام بن منبه. قال: هذا ما حدثنا أبو هريرة عن محمد رسول الله صلى الله عليه وسلم. فذكر أحاديث منها وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "كل سلامى من الناس عليه صدقة كل يوم تطلع فيه الشمس". قال: " تعدل بين الاثنين صدقة. وتعين الرجل في دابته فتحمله عليها أو ترفع له عليها متاعه، صدقة". قال: "والكلمة الطيبة صدقة. وكل خطوة تمشيها إلى الصلاة صدقة وتميط الأذى عن الطريق صدقة".

 

[ش (تعدل بين الاثنين صدقة) أي تصلح بينهما بالعدل].

 

{56}

Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrezzâk b. Hemmam rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den naklen rivayet etti. Hemmâm, Ebû Hureyre'nin, Resulullah Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettikleri şudur... diyerek bir takım hadisler zikretmiş ezcümle şunları söylemiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

«İçinde güneş doğan her gün, insanların her bir mafsalı için bir sadaka vâcib olur. (Meselâ) iki kişinin arasında adaletle hükmetmen bir sadakadır. Hayvanına binmek isteyen bir kimseye yardım ederek, hayvana bindirmen yahut eşyasını hayvana yüklemen bir sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza giderken attığın her adım bir sadakadır. Yoldan eziyet verici şeyleri gidermen dahî bir sadakadır.» buyurdular.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Kitabu's-Sulh» ve «Cihâd», bahislerinde tahric etmiştir.

 

Sülâmâ: Parmak kemikleri, mânâsına gelir. Kelime müennes ise de, «Küll» kelimesine bakarak «Aleyhi»'deki zamir müzekker olarak kullanılmıştır. Yahut «sülâmâ» kelimesine kemik veya mafsal mâ'nâları tazmin ettirilmiştir.

 

Hadis-i şerifin mânâsı şudur: Kemikler insanın vücûdunda esâs olan uzuvlardır. Zîrâ insanın hareket ve sükûnu ancak onlarla mümkün olur. Binâenaleyh kemikler Allah Teâlâ'nın insana bahşettiği en büyük ni'metlerdendir. Her kemik nimetine mukaabil bir sadaka vâcib kılmak suretiyle onların şükrünü istemek, Allah Teâlâ Hazretlerinin hakkıdır. Lâkin Hak (Celle) ve A'lâ Hazretleri lütf-u merhamet buyurarak bunu istememiş, insanlar arasında adalete riâyet ve yoldan insanlara ezâ verecek şeyleri atmak gibi fiilleri sadaka kabul ederek kullarının şükür borcunu hafifletmiştir. Bu meyânda namaza giderken atılan her adım dahî sadaka sayılmıştır. Bundan murâd: Her adım mukaabilinde bir derece yükseltmek ve bir günâh affetmektir. Onun içindir ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) câmi'ye giderken çok adım atmayı teşvik etmiş, koşarak gitmekten nehiy buyurmuştur.

 

«İki kişinin arasında adaletle hükmetmen dahî bir sadakadır...»

 

ibaresi bir müptedâ haber cümlesidir. Gerçi cümle fiille başlamışsa da, burada fiil Muaydi'yi işitmen, görmenden hayırlıdır.» cümlesinde olduğu gibi burada «Ta'dilu» fi'li «En-Ta'dile» takdirindedir.